Matematik dersi birçok öğrenci için en keyfili ve sevilen bir ders iken çok daha fazlasının korkulu rüyası olmuştur. Bu durum için kimileri günahı öğretmenlerin boynuna atsa da aslında bu doğru bir yaklaşım değil. Zira matematiğe karşı oluşan algı ülkemize özgü değil dünyanın birçok yerinde aynı. Ancak bizde eğitimde eksikliklerin olduğu ve bu eksiklerin yarattığı yetersizliklerin beraberinde başarısızlığı doğurduğu su götürmez bir gerçek. Tüm bunlara karşın ağlasak da sızlasak da , keyif alsak da almasak da matematik yapılması gereken önemli bir ders ve iyi bir gelecek için aşılması gereken zor bir basamaktır. Peki ne yapmalı, matematik başarısını nasıl artırabiliriz? Bu yazıda bu konulara değinmeye çalışacağım.

Eğer bir kimyager, biyolog veya tıp bilimcisi iseniz bir laboratuvara ve bu laboratuvarda kullanılacak malzemeye ihtiyaç duyarsınız. Diğer yandan eğer sosyal bilimci iseniz insana ihtiyaç duyarsınız. Ama eğer matematik çalışacaksanız iki “şey”e ihtiyacınız var; kalem ve kağıt! Bu iki “şey”e birde merak duygunuzu ekleyebilirseniz işte o zaman matematik sizin için en keyifli araç olur.

Matematik dersinden başarılı olmak toplum nezdinde kayda değer bir davranıştır. Örneğin ilk okula başladığınızda sizi gören amca ve teyzeler size ilk olarak çarpım tablosundan sorular sorarlar. Eğer cevabı zamanında ve doğru verebilirseniz “tamam bu çocuğun kafası çalışıyor” derler. Buna güzel örnek Hükumet Kadın filmindeki şu şahnedir;

Burada matematik bilgisine olan ihtiyaç ve bu ihtiyacın gerekliliğine olan saygı ironik biçimde vurgulanmıştır. O halde matematik dersine çalışmak ve öğrenmek günlük sıradan aktivitelerden farksızdır. Zira günlük yaşamın her kademesinde sizde matematik kavramlarından yararlanırsınız.

Albert Einstein; “matematik hakkındaki endişeleriniz sizi korkutmasın inanın benimkiler sizinkilerden daha fazla” demiştir. Dünyanın iyi geometricilerinden Japon geometrici  Kentaro Yano 1900’lerin başlarında ortaokul öğrencisiyken Albert Einstein görelilik kuramını anlatmak üzere Japonya’ya gider ve Yano’nun okulunu da ziyaret eder. Yano onu ilgiyle dinler ve eve gidip bu konuyu çalışmaya karar verir.  Ancak Yano babasına konuyu dünyada sadece bir düzine insanın anlayabildiğini söyler ve çok zor olduğunu ifade ederek bu işi yapamayacağını düşünür. Bu sırada heykeltıraş olan babası  Yano’ya ” Sevgili Yano ben bir sanatkar olarak fizikten anlamam. Görelilik kuramı çok zor bir konu olabilir, ama sonuçta bu kuramı ortaya atan ve geliştiren, anlayan da senin gibi bir insan. O halde sende çalışarak pekala bu konuyu anlayabilirsin” der.  Yano daha sonra lise yıllarında aynı zamanda bir profesör olan fizik öğretmeninin yönlendirmesi ile rölativite öğrenebilmek için Riemann geometrisi bilmesi gerektiğini farkederek matematiğe yönelir. Bu hikayede iki sonuç çıkarabiliriz: birincisi, hemen her kuramın temelini ve geleceğini matematiğin oluşturduğu, ikincisi ise konunun zor olması değil öğrenmek için emek harcanmasının önemli olmasıdır.

O halde matematik çalışırken ilk olarak yapılması gereken;

Matematiği başarmak zor değildir. Önemli olan başarmak için çalışmak ve başarmayı istemektir.

ikincisi

Matematiğin salt bir sınav aracı olarak görülmemesi ve öğrenme odaklı çalışılması gerekmektedir.

Sonrasında şu maddeleri sıralayabiliriz:

Temiz bir kağıt veya defter, silgi ve kesinlikle kurşun kalem kullanılmalıdır.
Sorular anlaşılmadan atlanmamalı ve yapılamayan sorular mutlaka birinden yardım alınarak yapılabilmelidir. Hatta Google üzerinden arama yaparak çözülemeyen sorunun çözümlü benzeri bulunabilir. Bunun yanında www.matkafasi.com gibi web siteleri ziyaret edilerek soru sorulabilir ve çözülen sorulara bakılabilir.
ODTÜ matematik bölümü hocalarından Prof. Dr. Yıldıray Ozan “Türevlenebilir Manifoldlara Giriş” kitabında şöyle demiştir; “matematik öğrenmek bisiklet sürmeyi öğrenmeye benzer, nasıl ki bisiklete binmeden sürmeyi öğrenemezsiniz soru-problem çözmeden de matematik öğrenemezsiniz”. Bunun için
Bol bol problem çözmelisiniz ,
doğru kaynaklar seçmeli ve boşa zaman harcamamalısınız
hedefinize yönelik sorular çözmelisiniz (örneğin üniversite sınavlarına hazırlanıyorsanız olimpiyat problemi çözmenize gerek yok ),
zamanınızı iyi değerlendirmeli ve soru tipleri üzerine yoğunlaşmalısınız,
Her girdiğiniz derste not tutmalısınız,
Okulda veya izlediğiniz videolarda hocalarınızın çözdüğü problemleri kesinlikle tekrar temiz bir kağıda çözmeli ve mantığını anlamaya çalışmalısınız,
DEVAM EDECEK

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir